Şube başkanlarımız, şube yöneticilerimiz ve kadın komisyonlarımızın katıldığı istişare toplantımızı Nevşehir’de gerçekleştirdik.
Genel Başkan Yardımcımız Etem Yaşar Yılmaz’ın sunumunu yaptığı toplantıda saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Genel Başkanımız Necati Alsancak tarafından bir açılış konuşması gerçekleştirildi.
Genel Başkanımız konuşmasına vatan için can veren şehitlerimizi, sendikamız için mücadele ederken ebediyete göçen teşkilat mensuplarını anarak başladı.
Kardeşliği bozan kim varsa kalleş oğlu kalleştir.
Bizim ilkemiz önce ülkemiz diyerek yola çıktıklarını kaydeden Genel Başkanımız “ Biz Türkiye Kamu-Sen olarak yola çıktığımızda kendimize bir yol haritası çizdik dedik ki bu ülke huzur bulamazsa, bu ülke çalışanın emeğini hakkını gözetmezse bu ülkede adalet olmazsa hiç bir şey olmaz.
Onun için çalışan üreten yol gösteren sendikal anlayışla yola çıktık bizim ilkemiz önce ülkemiz dedik.Bizim sendikacılığımızın temeli varlığımız Türk varlığına armağan olsun demektir. Bizim sendikacılığımızın temeli başka Türkiye yok başka Türk milleti yok temeli anlayışıdır. Bizim sendikacılığımızın temeli 79 milyon insan birdir bütündür kardeştir bu kardeşliği bozan kim varsa kalleş oğlu kalleştir.
Ülke birliğini ve dirliğini bozmaya çalışanlar gibi kamu çalışanlarının arasına iktidar tarafından monte edilip, beslenip büyütülen Malum-Sen’de memurların dirliğini yok etmeye ve geleceğini karartmaya çalışmaktadır. diyen Genel Başkanımız Necati Alsancak “Bu sendika attıkları her imza ile çalışanın emeğini hiç etmekte, memurları sürekli zarara uğratmaktadırlar. Bunların attığı her imza defolu çıkıyor. Her imzadan sonra çalışanlar zarara uğruyor. Bir önceki toplu sözleşmede enflasyon farkını almadılar memuru aylık 42 TL zarar uğrattılar, 2015 için ise enflasyon farkının hesaplamasının değiştirilmesine göz yumdular memurları aylık 43 TL zarara uğrattılar.
Sendikacılığın s’sinden bile anlamıyorlar. Yıllar itibariyle baktığımızda Türkiye Kamu-Sen’in toplu görüşmelerde kazandığının yarısını bile kazanamadılar. Sendikacılar uyanık olur, ak sütün içindeki ak kılı görür ama bunlar da uyanıklığın zerresi yok. Her imzaları ile çalışanlara zarar veriyorlar.' dedi.
Malum-Sen’in hizmet kolumuzda da hüsrana yol açtığını kaydeden Genel Başkanımız bunların iş güvencesini kaldıracağız diyen siyasileri toplantılarında elleri patlayana kadar alkışladıklarına dikkat çekti.
İş Güvencemiz Nefsi Müdafaa Alanımızdır.
Hükümet kamu çalışanlarının iş güvencesini kaldırıp devletin memuru yerine hükümetin memurunu hayata geçirmek istediğini belirten Genel Başkanımız Necati Alsancak “ Hükümet istediği memurun tazminatını verip işten atmanın hesabını yapıyor. Bunun karşılığından malum sendikaların Genel Başkanları memurlar hükümetle beraber gelip, hükümetle beraber gitsin, Tüm memurlar sözleşmeli olsun, 657 sayılı Kanun 64 model çalışmayan bir araba gibi nitelendirmeleri ile devlet memurlarının güvencesi olan 657 sayılı kanunun siyasetçiler tarafından değiştirilmesi çalışmalarına kamuoyu oluşturma çabasındalar. Ama Türkiye Kamu-Sen olarak hiç boşuna heveslenmeyin diyoruz. Bu alan kırmızı çizgimiz nefsi müdafaa alanımızdır. Biz buna asla müsaade etmeyeceğiz. Türkiye Kamu-Sen olarak 2 milyon 600 bin memurumuz ile iş güvencemiz için mücadele edeceğiz. Memurun iş güvencesiz olarak çalışmasını asla kabul etmeyiz.' Dedi.
Türk İmar-Sen millidir, derdi de vatan ve millettir.
Sendika olarak yoğun bir mücadele yürüttüklerini belirten Genel Başkanımız Necati Alsancak “Mücadelemizi kelimeler anlatmaya yetmez. Tüm güçleriyle üstümüze geliyorlar. Fakat Buna rağmen biz sendikal mücadelemizde fark yaratmaya devam ediyoruz. Kazanımın adresi olmaya, dürüst sendikacılık yapmaya ve doğruları söylemeye devam edeceğiz. Mücadelemiz sadece çalışanlar içinde değildir. Mücadelemiz vatan ve millet içindir. Çünkü Türk İmar-Sen millidir, derdi de vatan ve millettir.' dedi
Bunun için sorumluluğumuz çok ağırdır ve başarmalıyız. Çünkü 23 yıllık kutlu mücadelemiz bunu gerektirmektedir diyen Genel Başkanımız sözlerini şöyle tamamladı:
Bir doğrunun imanı, bin eğriyi düzeltir. Diyerek yola çıktık.
Sinemiz demir, yüreğimiz çelik
Hak ve adalet için mücadele ettik, edeceğiz.
Bir an olsun bile gaflet uykusunda kalmadık, kalmayacağız.
Rahatlık uğruna zillete katlanan,
İllete boyun eğen bel kıvıran,
Yılanlaşan insanlar var.
Onlar var diye biz geri durmadık, durmayacağız.
Bükülmedik, Bükülmeyeceğiz, Kırılmadık, kırılmayacağız.
Biz makama, idareciye dayanmadık ki bir gün yıkılalım
İnsancıklardan medet ummadık ki ziyana uğrayalım.
Her şeyin vasıta olduğu şu dünyada
Sarayların dalkavuklarından, Kişilikleri silik tiplerden mi ürkeceğiz.
Siyasilerin açtığı yoldan ilerleyenlerden mi çekineceğiz.
Biz yol açıp, arkasında iz bırakanlarız.
İlk değiliz, sonda olmayacağız.
Uzayan zincirin bir halkasıyız.
Ardımız sıra bu zincirin bir halkası olabilmek için didinenler olacak.
Heyecan bekleşen yiğitlerimiz var.
19 yaşında memuriyete başlarken bizimle gözlerini açanlar var.
Şehitlerin can pareleri bu davada bizimle beraber
Hasta yatağında bu davayı düşünen
Son nefesine kadar Türk İmar-Sen diyen yiğitlerin ruhları bizimle beraber,
'Allah'ın eli! Bu davanın üzerinde…
Tökezlemek, Geriye düşmek ve duraklamak yok.
Gideceğimiz yol doğru, yolcu emin.
Bu yolda önümüze çıkan engeller ancak dinlenme noktası olur.
Bir soluk alır yeniden başlarız.
Türk İmar-Sen’i temsil etmek demek işte bu değerleri taşımaktır.
Bu değerlerle bayraklaşıp, her zaman önde ve zirvede durmaktır.
Asla ümitsizliğe kapılmamaktır.
Tüm varlığı ile yola düşmektir.
Gücün kar etmediği yerde durup tevekkül edip yeniden bismillah diyerek işe koyulmaktır.
Kader bize başarmak zorunda olduğumuzu haykırıyor.
Her gün yeni bir hakkı budanan, boğazından haram lokma geçmemiş memurlarımız için başarmamız lâzım.
Ömrünün son deminde, evine ekmek götürmek için çöp toplayan emeklilerimiz için başarmamız lâzım.
Maden faciasından yaralı kurtulan ve “Çizmelerimi çıkarayım mı? Sedye kirlenmesin' diyen temiz yürekli maden işçisinin hakları için başarmamız lâzım.
“250 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor.' diyen haberciye; “Endişelenme, biz de 27 bin kişilik kuvvetle onlara yaklaşıyoruz.' diyerek bizlere Anadolu’nun kapılarını açan Sultan Alparslan’ın
Peygamber Efendimizin (SAV) müjdesine erme lütfuyla şereflenen, gemileri karadan yürüterek çağ açıp çağ kapatan Fâtih Sultan Mehmed Hân ve O’nun “güzel askerleri'nin;
“Türk'ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa, mahvolsun daha iyidir! Öyleyse Ya İstiklal, Ya Ölüm!' diyerek yedi düvele meydan okuyan ve bu güzel Devleti bizlere emanet bırakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına sahip çıkmak için başarmamız lâzım.
Gabar Dağı’nda şehit düşen Piyade Onbaşı Kazım Aksoy’un, 3 yaşındaki ayakkabısız, yırtık çoraplı yavrusu Güneş için başarmamız lâzım.
Esen rüzgârlardan evladının kokusunu bekleyen şehit anaları için;
Secdede gözyaşlarına boğulurken; “'vatan sağ olsun' diyen babalar için;
“Baba' diye mezar taşlarına sarılan çocuklar için;
“Bak sevdiğim saçlarımı düz severdin, ben de düz taradım, sana geldim' diye şehidine koşan eşler için başarmamız lâzım.
Temsil ettiğimiz değerler, taşıdığımız sorumluluklar, bizlere güvenen yüzbinler, umut bağlayan milyonlar için başarmamız lâzım.
Genel Başkanımızın konuşmasının ardından eğitimci Canten Kaya tarafından “ Etkili İnsan' başlıklı bir sunum eğitim çalışması gerçekleştirildi. Bu çalışmanın ardından şube başkanlarımız ve şube yöneticilerimiz kürsüye gelerek değerlendirmelerde bulundular. Toplantımız yapılan değerlendirmelerin ardından sona erdi.